Türk ailesini olumsuz yönde etkileyen pek çok problemler vardır.
Türk ailesini olumsuz yönde etkileyen pek çok problemler vardır.
Kısaca bu problemleri şöyle sıralayabiliriz:
Köyden şehre göç, hem sosyal yalda, hem de ailede büyük değişikliklere yol açmıştır. Başta köydeki gelenek ve göreneği kontrol edici baskısından kurtulup, başıboş bir ortama itilmişlerdir. Özenilen, gıpta edilen, taklit edilmeye çalışılan yabancı bir çevreye gelmişlerdir. Kitle iletişim araçlarının tesiri ve moda, aileyi derinden sarsmaktadır. Birçok aileler bu sıkıntıya ve perişan hayata, sırf kuru bir kavga uğruna katlanmaktadırlar. Diğer taraftan özenti sonucu bütçelerini zorlayan harcamalara gitmektedirler aile bütçesinin sarsılması önce geçimsizliğe, daha sonrada boşanmaya kadar varan bir dizi hususlara sebep olmaktadır.
- Sırf maddi mülahazalarla yurt dışına giden vatandaşlarımızın aile ve çocukları, hem kendileri hem de milletimiz için büyük bir problemdir.götürülmeyip yakınları yanına bırakılan çocuklar ,aile şefkatinden mahrum ,birazda başıboş olarak yetişmektedir.yabancı ülkelerde doğan ve yaşayanları ise ,büyük kültür ve kimlik buhranıyla karşı karşıya gelmektedir.
- Devamlı reklamlara muhatap olan aile israfın içine itilmektedir.buda aile bütçesini zorlamaktadır hatta geçimsizlik sebepleri arasıda,israfın önemli payı olduğu unutulmamalıdır.
- Günümüzde ailelerin kendini müdafaa mekanizmaları zayıflamıştır.bunları canlandırmak gerekir.mesela,saygı,iyi örnek olma annenin mürebbilik rolü gibi.
Türk ailesinin dayandığı temel değer ile şartlar ve ortamı arsında bir uyumsuzluk,belki de bir çatışkıdan söz edilebilir.bu uyumsuzluk veya çatışkıyı iki guruba ayırabiliriz.
1- İç Uyumsuzluk
Ailenin dayandığı temel değerin ,zaman içinde ortaya çıkan yeni şartlara göre yorumlanması yapılmadığından veya geç yapıldığından dolayı ortaya çıkan uyumsuzluk.bunun nedeni belli bir kültürel yeterlik, birikim yokluğu olabileceği gibi, siyasi, teknik veya ekonomik kararların uygulanması sonucu şeklinde de ortaya çıkabilmektedir. Elbette daha başka nedenlerin etkisi bu arada düşünülebilir.
Bu hususta özetle şu tespitin yapılabileceği söylenebilir. Ailede içi uyumsuzluk, eğer ailenin dayandığı temel değer değiştirilmek istenmiyorsa, belli sarsıntılara yol açsa bile, giderilebilir. Bu konuda Türk ailesinin geçirdiği önemli deyimlere sahip olduğu belirtilmelidir. Ancak burada vurgulanması gereken ailenin dayandığı temel değerlerin reddedilmesi, ortaya çıkan şartlara karşı destekleyici düzenlemelerin yapılmasıdır. Nitekim bugün için Türk ailesininçeşitli nedenlerin oluşturduğu bir iç uyumsuzluk yaşadığı söylenebilir buna karşı alınacak kısa vadeli önlemlerin tespit edilmesi gerekir. Ancak sadece önlemler sınırında kalmak sağlıklı bir sonuca götürmez bu önlemlerle birlikte eğitime, kültürel değerlerin fonksiyonel hale getirilmesine, toplumsal ve ekonomik sorunların çözümünde destekleyici yöntemlerin uygulanmasına ihtiyaç vardır.ailedeki iç uyumsuzluk, ailenin dayandığı temel değerden değil, bu değerin algılanma ve yorumlanma yetersizliğinden kaynaklanmışa benzemektedir. Bu bakımdan aile fertlerinin eğitilmesi bir dereceye kadar mümkün ise de bir noktadan sonrada toplumun duyarlılığına ve devletin rasyonel ve yerinde düzenlenmesini sorumlu kılmaktadır.
2- Dış Uyumsuzluk
Devletin yada siyasi iktidarların, iletişim organlarının, bazı çevre ve kuruluşların topluma, aileye ve insana rağmen kültürel bir değişime, yani dünya görüşünü ikame etme çabalarına ağırlık vermesi. Şüphesiz bunun tarihi, siyasi kültürel bağlamda yürütülmeye çalışılması sorunun çok yönlülüğünü ortaya koyar. Türk ailesinin karşı karşıya kaldığı dış uyumsuzluğun anlaşılmasında , yorumlanmasında ve çözümlenmesinde mutlaka dikkate alınmak durumundadır. Belki de çatışma olgusunu bu bağlamda temellendirmek gerekebilir.
ÇOCUĞUN YANINDA AİLE MÜNAKAŞALARI
Çocuğun yanında aile münakaşalarının ve bunun yinelenmesi doğru değildir. Çocuk bunlardan endişe duyar. Bu endişenin bir şekli kendi benliğinin ne olacağı tarzındadır. Kendine ve geleceğine dair güven hissi bir bakıma emniyet hissi yetersizliği burada söz konusudur. Gayet tabii anne ve babalarına sevgisi, onları kaybetme korkusu da böyle anlarda belirecektir. Çocuğun ruh sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir. Aile münakaşaları eğer çok gerekli ise çocuk uyuduktan sonra yapılmalıdır. Zira çocuğun bu münakaşalardan yaralanması hiç kimsenin işine yaramayacaktır. Sorunlu bir çocuğun bakımı aile için daha da güç olacaktır.
Çocuk kendisine iyi bir hayat sağlamak için gösterilen gayreti bilmelidir. Bu ağırlığın anne baba ve diğer sosyal çevre bireyleri üzerinde olduğunu öğrenmelidir. Fakat bu hal asla çocuğun başına kakılmamalıdır. Sıkıntılar altında ölmüş, bitmiş intibaa da verilmemelidir. Zira bu yaşta anne ve babası çocuk için abide denilebilecek ölçüde üstündür.
ÇOCUKLARINI İHMAL EDEN ANNE VE BABALAR
Çocuklarını ihmal eden ona veya onlara kötü muamele yapan anne ve baba çoğu zaman bunu istemeyerek yapar. Bu çemberi kırmak aileye hizmet gereklidir. Çocukların içinde onları büyümeye yönelten kuvvetli bir çaba vardır. Eğer gayretlerimizi çocuğun bu kuvvetli çabası ile bağdaştırırsak onun tam olarak gelişmesini sağlamış olma yönünde çok önemli adım atmış oluruz. Çocuklarını ihmal eden anne babaların büyük bir kısmı çocuğu tanımamakla yanılgıya düşmektedirler. Çocuk arkasında ana ve babasının desteği, önünde ise onların kuvvetli tecrübe bilgisi bulunduğu müddetçe başarı yolundadır.